8 Haziran 2011 Çarşamba

2011 Seçimleri-Taksim meydanında vapur beklemek mi Godot'yu beklemek mi?

Seçimlere şunun şurasında ne kaldı ki? Hepi topu bir kaç gün. Onda da gene fırka reisleri meydanlarda ekranlarda konuşup konuşup seçmeni etkilemeye çabalıyorlar.  Çabalasınlar zaten aklımızı gönlümüzü çelmeye. Bir de seçime girseler de kamuoyunun genel manada bilmediği tanımadığı particikler var. Ufak partiler. Bu yazıda onlardan bir tanesinden bahsedicem ucundan.

Liberal Demokrat Parti her seçim öncesi eski genel başkanları Besim Tibuk başkanlığında ekranlarda yerini alan bir parti olarak zihinlere kazılıdır herhlde. En büyük vaadinin ofsaytı futboldan çıkartmak olduğunu da kendisini dinleyenler anımsar herhalde. Zaman geçti biz büyüdük ve Tibuk partiden ayrıldı, ayrılmış daha doğrusu hem de ta 2005 senesinde. Yerine de Cem Toker nam bir kişi seçilmiş. Ekşi sözlük'teki yazılardan merak edip videosunu izleme şansı buldum, aşağıdaki linkte TRT konuşmasını siz de izleyebilirsiniz.



http://www.youtube.com/watch?v=x945nCIG-yc

Sonradan başka başka söylemlerine de eriştim Toker'in. Videoda da zaten sıkça bahsettiği Bay Başbakan'ın bazı icraatlerini eleştiren bu ifadelerinden bir kısmını buraya -alın teri değil- copy paste usulüyle alıyorum:

12 Eylül referandum olmuştu hatırlarsınız hani geçen sene. Sandıklar kuruldu, "yetmez ama evet"çiler türemişti... Ona dair şunları demiş Toker:

Bir an için referanduma sunulan paketin maddelerini bir kenara koyalım. Zihniyet ve icraat sicilinde “yıllarca onlar bizi fişledi, şimdi sıra bizde” demekten tutun da, meclis başkanı’nı “sen mi susturacaksın, ben mi susturayım” diyerek azarlamaya, yasa dışı telefon dinlemelerden, patronları “köşe yazarlarını kapının önüne koyun” uyarılarına varan, 23 Nisan’da bir çocuğa “artık başkan sensin, istediğini asarsın istediğini kesersin” nasihati veren bir partinin yürütmesine ve yasamasına referandumla yargıyı da kontrol altına alacağı daha fazla yetkiyi vermek demokratik intihardır.

Şu mektup ise bence çok bomba olmuş, ben yeni okuma fırsatı buldum. Gene geçende Mısır'da kan gövdeyi götürdü, daha da götürüyor galiba, ya buna dair devlet başkanı Hüsnü Mübarek'e bir açık mektup döşemiş Toker. Bakın neler yazmış namesinde:

Mübarek abi,
Hayretler içindeyim doğrusu! Seninki nasıl bir diktatörlük?
Gösteriler başlar başlamaz, hem gösteri yapanları, hem de gösteri yapma ihtimali olanları gaz, cop ve tazyikli su ile bir güzel ıslatmadın mı abi? Bir toplama kampı kurup darbe yapacaklar diye muhalifleri içeri tıkmayı akıl edemedin mi?
Bu duruma nasıl düştün sen abi?
Telefon dinleme, teknik takip, kaset yayma, medyaya tehdit, yargıya gözdağı, köşe yazarlarına fırça, iş adamlarına vergi denetimi gibi demokrasi taktiklerini uygulamadan demokrasi yürür mü abim?
Dört yılda bir halka birer koli nohut, mercimek, makarna dağıtsan millet katiyen sokağa dökülmezdi. Oralar sıcak ama sözümü dinle sen kömür de dağıt. Yanında biraz da fakir fukara, garip gureba edebiyatı parçaladın mı, cahil cühelanın desteğini o anda sağlarsın.
Telefonları da dinletmedin sanırım, “milli güvenlik için” deyip ortam dinleme araçları alıp da kullanmadın tabii. Yoksa bunlar başına gelir miydi?
Diktatörler çevrelerin biraz korku salmalı Hüsnü Abi.
Seni desteklemeyip sessiz kalanlar olursa ‘bi taraf olan bertaraf olur’ dümeniyle hizaya getirecektin. İş adamlarının peşine maliyecileri takacak, uslanmayanın sermayesini kendi eşine dostuna naklederek piyasayı terbiye edecektin.
Bunları yapmadan ne demokrasi yürür abi, ne diktatörlük...Senin bizden öğreneceğin çok şey var, çok.”

Başkan twitter'da da varlığını sürdürüyormuş. Onu da yeni öğrendim. Tvitlerinden bazılarını da alıyorum buraya:
- ahlaksızlık porno değil türkiye'yi rüşvette avrupa birincisi, liberya, irak, afganistan hindistan ve gana'dan sonra dünya 6.sı yapmaktır.
- %1'lerde dolastigimiz icin bizim baraj sorunumuz yok :))
- babacan "bütçe fazla verdi" diyerek övünüyor. bu, "halkin cebinden harcayabileceğimizden daha çok para çektik" demek değil midir?

Facebook statüsünde "siz kahvede pişti oynarken evinize kömür, erzak, beyaz eşya gelmesinin devamini isteyenlerdenseniz, sakin bize oy vermeyiniz. beklentileriniz karşilayamayiz" tarzı beklenmedik beyanları da oluyormuş, gene ekşi sözlük haber ajansı sağolsun:)

Burada LDP reklamını yapıyor da değilim, zira başkanın da dediği gibi oyları % 1 civarında olduğundan zaten baraj sorunları yok. Ama ana akım partilerden öte de partiler olduğunu, bunların da içinde yer aldığı bir meclisin ne denli iş üretici olabileceğini, Atatürk falan demeden de gayet başarılı bir biçimde iktidar eleştirisi yapılacağını -ki CHP de bu seçimde bunu yapıyor ve bu anlamda çok başarılı buluyorum bu kampanyadaki Atatürksüzlüğü- gösteren yazı oldu bu yazı. Ekonomik anlamda parti ne der ne yapar onlara hiç girişmedim zaten dikkat edersiniz. Onları da siz kendiniz bulun da okuyun efendim, herşeyi de devletten beklemeyin:)

Hiç yorum yok: