12 Ocak 2010 Salı

Türkiye'nin Yeni İhraç Malı: Saçmalık

Efendim malumunuz son zamanlarda İsrail devletiyle aramızda bir hayli tansiyonu yüksek ilişkiler yaşanmakta.Sevgili Başbakanımız bir laf ediyor, onlarınki cevap yetiştiriyor, "daha da Davos'a gelmem", "Davos'un da havası kaçtı artık" tarzı cümleler duymamızı da sağlıyor bu gerilim esasen.

(Ki konuyla alakalı bir yazımız da blogumuzda mevcut.Biraz karıştırınca karşınıza çıkacaktır "kesilen racon" yazısı.)

Daha dumanı üstünde tüten bir de olay yaşandı.İsrail Dışişleri Bakanı Müsteşarı bizim büyükelçimizi çağırmış, tanışma toplantısı olacağı belirtilmiş özellikle bu toplantının.Hatta büyükelçiliğin "Kurtlar Vadisi ile ilgili görüşülecek mi?" şeklindeki hususi sorusuna bile "Hayır normal bir tanışma toplantısı olacak" demiş İsrailli yetkililer.Neticede olayın tam bir mizansen olsuğu ortaya çıkıyor.Müsteşar -haber verildiği için toplanmış oldukları aşikar olan- gazetecilere İbranice "Görüyorsunuz daha aşağıda bir yerde oturttuk Türk elçisini" dedikten sonra "Aman evladım tokalaşırken çekmeyin daha da bir ezilsin adam" diye de uyarmayı ihmal etmemiş kameramanları.Nitekim tokalaşma görüntüleri ortada yok dikkat ederseniz-halbuki tokalaşmışlar esasında büyükelçimizin az evvel Canlı Gaste'de ifade ettiği kadarıyla.Sonradan İsrail'de olay faş oluyor, buralara kadar geliyor...

Olan biteni ben tamamen bir şark kurnazlığı örneği olarak algıladım açıkçası.Eskilerin tabiriyle "çarıklı erkan-ı harb" denen tarzda insanlar böyle çakallıklara başvurur çıkar için.Hani olmadık işleri bile yapıverirler gerekirse.Bu İsrailli zevatın yaptığı da tam bu bence.Üstüne üstlük komik ve, asıl önemlisi, saçma bir tutum.

Koltuğun aşağı olması, tokalaşma görüntüsü verilmemesi, koltuğun markası vesaireler üzerinden bir diğer devlete "ayar verme".İzlerken haberleri dedim ki kendi kendime "ulan iyi ki bunu yapan bizim çakallar olmadı da biz bu olayda mağdur tarafız".Hani bu saçmalığı ve de hatta rezilliği Türk diplomatlar-bürokratlar yapsaydı, ki yapıldığına şahit olmuşuzdur önceden, yerin dibine geçerdim herhalde dedim.Veya o derece değil ama "işte" derdim "işte Türk saçmalığını gene dosta düşmana göstermiş olduk."

Bu haberin üzerine bir de geçen haftalarda Bulgaristan'dan bir bakanın, Devlet Bakanı Bojidar Dimitrov, Osmanlı devrinde Bulgaristan'a kaçmak zorunda alan Bulgarlar için tazminat talep edeceklerini ve Türkiye bunu kabul etmezse AB'ye girmesine takoz koyacaklarını belirtmesini ekleyin...Gerçi bakan bunu dedi ama ardından Bulgaristan Dışişleri "bakanın kendi görüşüdür, bizi bağlamaz" diye bir açıklama da yaptı.Bunun üzerine bakanın kendisi de özür diledi hatta. Ama sayın bakanı kesmemiş olacak ki bu açıklamalar, son gelen duyumlara göre şimdi de 10 dakikalık Türkçe haberlere takmış bir haldeymiş.

Bu iki haber bana şunu düşündürttü: Türkiye artık ihracat ürünleri arasına saçmalık'ı da ekledi.Zira bu iki olay da saçmalık denen şeyi nasıl ve neresinden tanımlarsanız tanımlayın cuk diye oturacak o tanıma.
Bir tarafta anaokulu tarzı bir "ben ondan yukarıda oturuyorum onu eziyorum hahaha" diplomasi, diğerinde bundan 100 sene önce gerçekleşen bir süreçten sanki tek taraflıymışçasına bahseden, üstüne üstlük bu sayede Türkiye'den 20 milyar avro tanzimat kopartmak isteyen ve bunu da açık açık beyan eden bir bakan, evet bir devlet bakanı...
Bu hızda devam edersek, Türk işi saçmalık daha başka komşulara da yayılabilir gibime geliyor.

Hiç yorum yok: